Ana içeriğe atla

Kayıtlar

DÜNYA ÖLÜYOR

                     Doğal afet insan kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olan, büyük ölçekli olaylardır. Son yıllarda doğal afet tabiri ile sık karşılaşır olduk. Orman yangınları ülkemizde hem can kaybına hem de onarımı uzun süreç alacak orman alanı kaybına yol açtı.   2021 yılında görülen orman yangınlarını söndürme faaliyetlerine 16 ülke katıldı. Bu kadar geniş çaplı orman yangını ülkemizde unutulmayacak olaylar arasında yerini aldı.             Doğal afetlerin en ağırını 6 Şubat tarihinde hep beraber yaşadık. 6 Şubat depremleri Dünya tarihinde etkilediği alan ve yıkım gücünün yüksekliği nedeniyle unutulmayacak depremler arasında yer aldı. Ancak biz ülke olarak kaybettiğimiz 50 bine yakın insanımızı “eşimizi, çocuklarımızı, ana ve babamızı” asla unutmayacağız. On bir ili etkileyerek özellikle Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’ı yerle bir eden, etkisi Akdeniz’in karşı kıyısına Mısır’a kadar ulaşan depremler silsilesi.             Son olarak aşırı yağışların sebe

FUTBOL VE FANATİZM

                            FIFA, futbola benzeyen ve bilimsel kanıtlara sahip olan ilk oyunun, MÖ 300-200 yıllarında  Çin 'de askerî eğitim amacıyla oynanan  Cujuya  dayandığını belirtmektedir. Bu da insanoğlunun yaklaşık 2300 yıldır futbol veya benzeri oyunları oynadığını gösteriyor. Bugünkü kurallarıyla futbol 19. Yüzyılda İngiltere’de oynanmaya başladı. Günümüzde en fazla oynanan ve izlenilen spor dalıdır.             Futbol seyir zevki yüksek olan bir spor dalı olduğundan hepimiz izleriz hatta çoğumuz hala amatörce halı sahalarda futbol oynarız. Spor yapmak genel olarak insanların fiziksel olarak yorulmasına neden olsa da günlük sıkıntı ve stresten uzaklaştırdığı psikolojik olarak rahatlatır bizi. Spor yapmak hem beden hem de ruh sağlığımızı korumamamıza yardım eder. Futbolda en sık yaptığımız spor dallarından biri olarak öne çıkmakta. Futbol özelinde iki takım arasında oynandığından dolayı her zaman tatlı rekabeti beraberinde doğurur. Rekabet tatlı olunca hem seyretmesi he

TEKNOLOJİ İLE İMTİHANIMIZ

                 Yaşadığımız zaman dilimine teknoloji çağı diyoruz. Teknolojinin insan yaşamına olan olumlu etkileri tartışılmaz bir gerçekliktir. Teknoloji ile beraber Dünya adeta küçük bir kasabaya dönüştü. Amerika kıtasında meydana gelen bir olayı öğrenmeniz ayları bulabiliyordu. Fransız Claude CHAPPE 1793 yılında uzak mesafelerle haberleşmeyi sağlayan bir araç geliştirdi ve adını Telgraf koydu. 1876 Alexander Graham BELL elektrik telleri üzerinden ilk insan sesini iletmeyi başarmış ve bu aletin adına Tele–Phone demiştir. Bunları televizyon ve bilgisayarın icadı izlemiştir. Yüzyılı aşkın sürede geldiğimiz noktada uydular aracılığıyla Dünya’nın herhangi bir yerinde yaşayan bir çocuğu top oynarken veya bir çiftçiyi tarlada çalışırken görüntüleyebiliyoruz. Yani artık Dünya herkes hakkında her an her bilgiye çabucak ulaşabildiğimiz mahremiyetin hızla ortadan kalktığı bir yere dönüştü.             Teknolojinin hayatımıza kazandırdığı kolaylıklar ve güzellikleri biz insanoğlu nasıl kend

SAĞLIKLI İNSAN

            İnsanoğlunun ortalama ömrü 1900’lü yılların başına kadar 30 yıl civarındaydı. Bu rakam 1950’li yıllarda 48 yıla günümüzde de 72 yıla kadar ulaştı. Son yüzyıldan önceki on binlerce yılda ortalama insan ömründeki değişim 5-10 yıl arasında değişmektedir. Son yüzyılda insan ömründeki artışın sebebi ne?   Öncelikle son yüzyıl içinde büyük gelişim sağlayan bilim teknolojileri insanı, bakterileri, virüsleri yani Dünyadaki diğer canlıları daha iyi tanımamızı sağladı. İnsan vücudunu tanıdıkça hastalıkları ve tedavi yollarını araştırmak ve çözüm bulmak daha kolaylaştı. Hastalık ajanı olan bakteri, virüs ve parazitleri tanıdıkça bunlara karşı tedavi yolları geliştirdik. Böylelikle geçmiş zamanlarda basit hastalıklardan ölen insanları tedavi etme imkânına sahip olduk. Sağlık sistemi son yüzyılda mucizevi bir gelişim sağlayarak insan ömrünün uzamasına büyük katkı sağladı.             Uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek için çabalıyoruz hepimiz. Ancak hem uzun hem de sağlıklı yaşam sürme

SOKAK HAYVANLARI MI SOKAĞA TERK EDİLEN HAYVANLAR MI? SUÇLU KİM?

            Sokak hayvanları diye literatürümüzde yer alan tabiri biraz inceleyelim. Sokak hayvanlarından kastımız çoğunlukla sokaklarda yaşayan sahipsiz kedi ve köpeklerdir. İnsanlar ile sokak hayvanlarının yolunun kesişmesi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Köpeklerin 14 bin yıl önce evcilleştirildiği tahmin edilmektedir. Kedilerin evcilleştirilmesi ise 4 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Binlerce yıl önce evcilleştirdiğimiz kedi ve köpeklerle ortak yaşam alanlarımızı, yiyeceklerimizi paylaştık. Evcilleşen kedi ve köpekler insanoğluna muhtaç kaldı. İnsanoğlu tarım ve hayvancılıkla uğraşan küçük köy ve kasabalar halinde yaşamını sürdürdüklerinde kedi ve köpekler henüz sokak hayvanı olarak tanımlanmamıştı. Artan insan nüfusu ile beraber kurulan büyük şehirler insanlar ve hayvanlar arasındaki bağları azaltıp hayvanların sahipsiz kalmasına yol açmıştır. Netice günümüzde ciddi bir sorun olarak görülen sokak hayvanları sorunu olarak karşımıza çıkmıştır.             Bazı sorular soralım

DÜNYA GIDA GÜNÜ “KİMSEYİ GERİDE BIRAKMA”

          Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO her yıl 16 Ekim gününü “Dünya Gıda Günü” olarak kutlamaktadır. Dünya Gıda Günü kapsamında her yıl açlık, açlıkla mücadele, yetersiz beslenme, kaynakların adil paylaşımını gündeme getiriyor. Bu yıl ki tema “Kimseyi Geride Bırakma” olarak belirlendi.           Dünya’da yaşayan insanların % 10'u  açlıkla mücadele etmektedir.   Buna karşı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; dünyada 1.9 milyar fazla kilolu ve 650 milyon obez birey bulunmaktadır. Bu rakamlara baktığımızda üretilen gıdaların tüm insanlara yeteceği aşikârdır. Buradaki asıl sorun kaynakların adil dağıtılmaması. Başka bir deyişle bazılarımız hakkımızdan fazlasını tükettiğimiz için bazılarımız açlıkla mücadele ediyor.      15. Yüzyılın sonlarına doğru başlayan sömürgecilik akımı dünyada yaşayan insanların kaderini değiştirdi. Güç ve zenginlik peşinde olan sözde medeni ülkeler Afrika kıtasını talan ettiler. Koca kıtanın yeraltı yerüstü tüm zenginliklerine el koydular.

BİRLİKTE ÇALIŞMA AZMİMİZ VE MESLEKİ KAYIPLARIMIZ

              Dünya Veteriner Hekimler Birliği  (WVA),  Veteriner hekimlik  mesleğini dünya çapında temsil eden küresel bir meslek kuruluşudur. 1863 yılında Dr J. Gamgee, ilk Uluslararası Veteriner Hekimler Kongresini toplamış. Sonrasında bu girişim "Dünya Veteriner Hekimleri Birliği" halini almıştır. Ulusal düzeydeki meslek kuruluşları bu organizasyona üye olmuşlar ve bu sayede uluslararası koordinasyon sağlanmıştır. Bu birlik, ulusal düzeydeki  veteriner tıbbın  farklı alanlarında çalışan veteriner hekimler için bir çatı kuruluştur.  Dünya Veteriner Hekimleri Birliği, Hayvan ve insan sağlığı konularının yanı sıra hayvan refahı konusunda ve birliğe üye örgütlerin/hekimlerin hakları konusunda faaliyetler gösterir. Veteriner hekimliği mesleğinin ve veteriner tıp biliminin geliştirilmesini amaçlar. Türk Veteriner Hekimleri Birliği’de  bu birliğin bir üyesidir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği , Türkiye sınırları içerisinde mesleğini icra eden  Veteriner hekimlerin  üye ol

YENİ GIDA KAYNAĞI “BÖCEKLER”

                      Ne yapsak ne etsek son günlerde şaşırdık. Biz insanoğlu artık ne yiyeceğimizi şaşırdık. İlk olarak yapay et gündeme getirildi. Neymiş efendim inekler iklim değişikliğinin en büyük sebebiymiş. Daha bu tartışma devam ederken yeni bir konu geldi gündeme. Böcek yenip yenmeyeceği ile ilgili bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi.                 8 milyara yakın nüfusuyla insanoğlu dünyanın tüm nimetlerini kendi menfaati için hor bir şekilde kullanıyor. Ancak konunun dünya gıda üretiminin insanoğlunun ihtiyacını karşılayamamasından kaynaklandığını sanmıyorum. Alternatif gıda kaynakları ile ilgili araştırma yapan ve bu konuları gündeme taşıyan ülkelerin niyetleri ile ilgili derin şüpheler var. Birçok bilim insanı gerek bitkisel ve gerekse hayvansal üretimi çeşitli ıslah yöntemleri ile artırmak için yoğun çaba göstermektedir. Bu çalışmalar insanlık için çok önemli çalışmalardır. Daha az su tüketerek az alanda daha çok ürün elde etmek için yapılan çabalar açlığın önlenm

KÜRE YANIYOR

            Yanıyoruz. Son zamanlarda gündemimize Küresel Isınma tabiri gündemimize girdi. Küresel ısınma ne ve neden bu kadar gündemi meşgul ediyor. Normal şartlarda okyanusta yaşayan Balon Balığı ve Aslan balığı gibi 65’e yakın balık türü Akdeniz’de görünmeye ve normal ekolojiyi tehdit etmeye başladı. Dünya çapında ve Ülkemizde de özellikle Akdeniz bölgesinde yoğun orman yangınları yaşanmakta. Karadeniz bölgesinde üst üste sel felaketleri yaşanmakta. Bunlar küresel ısınmanın ayak sesleri aslında.             Küresel ısınma yeni bir konu değil zira bilim adamları uzun süredir insanoğlunun dikkatini bu yöne çekmeye çalışıyor. Yine bu konu birçok sinema filmine konu olmuştur. Küresel ısınma sebepleri ile ilgili birçok çalışma yapıldı. Bu sebeplerin en önemlileri fosil yakıt tüketimi, metan, karbondioksit ve su buharı gibi gazların atmosferde birikimidir. Biz insanlar, daha çok tarım arazisi yaratmak için Dünya'nın yüzeyini değiştirdik. Günümüzde tarım, Dünya'nın kara alanın

SAĞLIK VE ŞİDDET

              Son dönemlerde sağlık ve şiddet kelimeleri sık sık bir arada kullanılmaya başlandı. Ne tuhaf bir ikilem. Oysa sağlık ve sağlıkçılar Dünyanın her döneminde en çok ihtiyaç duyulan kavramlar olmuştur. Dünya’da insan ömrü ortalamaları 1900’lü yıllarda 31 yıl, 1950’li yıllarda 48 yıl, 2010 yılında 67,2 yıl, 2018 yılında 72 yıl olarak bilinmektedir. Özellikle son yüzyıl içinde görüntüleme cihazları gibi teknolojik gelişmeler sağlık alanında çığır açarak hastalıkların tedavisinde büyük kolaylıklar sağlamıştır. Bu da ortalama insanoğlunun ömrünün uzamasının temel sebeplerinden biridir.             M.Ö. 5000 yıllardan beri insanoğlu hastalık ve yaralanmalara karşı tedavi yöntemleri geliştirmeye çalışarak bugün tıbbın temelini atmıştır. Bundan 50 yıl öncesine kızamık, difteri, kabakulak ..vb hastalıklardan dahi bir çok insan kaybettiğimiz süreçlerden çıkıp Covid-19 gibi bir pandemiye sebep olan virüse karşı 1-1,5 yılda aşı geliştirecek seviye geldik. Sağlık sistemi bir bütün ol