Ana içeriğe atla

SOKAK HAYVANLARI MI SOKAĞA TERK EDİLEN HAYVANLAR MI? SUÇLU KİM?

 

        Sokak hayvanları diye literatürümüzde yer alan tabiri biraz inceleyelim. Sokak hayvanlarından kastımız çoğunlukla sokaklarda yaşayan sahipsiz kedi ve köpeklerdir. İnsanlar ile sokak hayvanlarının yolunun kesişmesi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Köpeklerin 14 bin yıl önce evcilleştirildiği tahmin edilmektedir. Kedilerin evcilleştirilmesi ise 4 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Binlerce yıl önce evcilleştirdiğimiz kedi ve köpeklerle ortak yaşam alanlarımızı, yiyeceklerimizi paylaştık. Evcilleşen kedi ve köpekler insanoğluna muhtaç kaldı. İnsanoğlu tarım ve hayvancılıkla uğraşan küçük köy ve kasabalar halinde yaşamını sürdürdüklerinde kedi ve köpekler henüz sokak hayvanı olarak tanımlanmamıştı. Artan insan nüfusu ile beraber kurulan büyük şehirler insanlar ve hayvanlar arasındaki bağları azaltıp hayvanların sahipsiz kalmasına yol açmıştır. Netice günümüzde ciddi bir sorun olarak görülen sokak hayvanları sorunu olarak karşımıza çıkmıştır.

            Bazı sorular soralım biz insanlara. Hayvanları insanlara hizmet etmek için yapılan evcilleştirme işleminde hayvanların sorumluluğu ne? Kendi başına doğada yaşayan hayvanların doğasını bozduktan sonra kendi haline bırakıp açlığa terk etmek ne kadar doğru? Sokak hayvanları sorunu neden var? Bu soruların cevapları aslında yukarıda var. Ancak cevap insanoğlunun modern yaşama ayak uydurmaya çalışırken hayvanları sahipsiz bırakarak kaderlerine terk etmeleridir.

İnsanoğlu doğanın hiçbir dengesine saygı göstermiyor. Doğaya müdahalesinin neticesini düşünmüyor sorumluluk kabul etmiyor. Ortaçağ Avrupa’sında kediler şeytanla ve karanlıkla ilişkili olarak görülmekteydi. Bundan dolayı defalarca katliamlara uğramışlardır. Bu katliamların neticesi olarak Avrupa kıtasına bulaşan Kara Ölüm olarak bilinen vebadan 150 milyona yakın insan hayatını kaybetmiştir. İnsanoğlunun bu ağır bedeli ödemesinin kedi popülasyonun azalması nedeniyle hastalığı bulaştıran fare sayısının artmasıydı. Her hatanın bir bedeli vardır. Ancak ödediğimiz bedeller insan hayatı olunca çok ağır bedeller ödediğimiz gerçeği il karşı karşıya kalmaktayız. Üzülüyoruz canımız acıyor ama ders çıkarmıyoruz.

Sokak hayvanlarını doğal yaşamdan koparan ve birlikte yaşama zorlayan ardından bu hayvanları kendi kaderine terk eden insanoğlu tek suçludur. Adına ister sokak hayvanı deyin ister kedi, köpek netice itibariyle sokakta yaşayan sahipsiz hayvanlara sahip çıkmak ve onları koruma altına insanoğlunun görev ve sorumluğudur. Sokak hayvanlarını öldürmek ve ortadan kaldırma gibi teklifler ortaçağ Avrupa zihniyetinin günümüze yansımalarından başka bir şey değildir. On bin yıllık birlikte yaşama hukukuna uymalı sokak hayvanlarını korumalıyız.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAĞLIKLI BİR DÜNYA İÇİN İNEKLER Mİ, İNSANLAR MI, AZALTILMALI?

              Dünya nüfusu 8 milyarı geçti. Nüfusu hızla artan insanoğlu kendine yeni yaşam alanları açmak için yoğun bir çaba içerisine girdi. Yeni yaşam alanının yanında hızla artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için bir yandan birim alandan daha fazla ürün elde etmeye çalışırken diğer yandan yeni tarım alanları açma çalışmalarını sürdürmektedir. Artan insan nüfusu gelişen teknoloji, ulaşım araçları enerji ihtiyacını artırmış ve bizleri daha fazla fosil yakıt kullanımına itmiştir. Günümüzde insanoğlunun yaşam tarzı dünyanın Karbon dengesini bozmuş ve küresel ısınma dolayısıyla büyük bir iklim krizi ile baş başa bırakmıştır.             Seller, orman yangınları, kuraklık insanları zor durumlarda bırakmaya devam etmektedir. Başta gıda üretimi kaynaklı olmak üzere gelecekte bizi zor günlerin beklediği aşikârdır. Tam da bu nokta devletler bu olaya karşı çözüm arayışl...

COVİD-19

     2019 yılının aralık ayında Dünya’da ilk defa Çin’de ortaya çıkan bir hastalık tüm Dünya’yı esir aldı. Çin’de vahşi hayvan satılıp yendiği hayvan pazarlarından insanlara bulaştığı düşünülen bir virüs. Korona virüs enfeksiyonu yüzyıllar hatta dünya var oldukça unutulmayacak bir süreç yaşatıyor tüm insanlığa. İlk günlerde Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve sert karantina görüntüleriyle bir anda tüm dünyanın dikkatini bölgeye çeviren olaylar. Ardından tüm dünyayı etkisi altına alan korku dolu günler. Aşı ve ilaç üretimi için yoğun çaba harcayan birçok devlet ve bilim adamı. Sınırlarını tüm dünyaya kapatan ülkeler. Sokağa çıkma yasakları ve eve hapsolmuş milyarlarca insan. Toplasanız bir çay kaşığını doldurmayacak hacimde virüs tüm dünyayı esir aldı.  XXI. yüzyılda bilim ve iletişim alanında çok hızlı ilerleme yaşayan insanoğlu büyük bir sınav ile karşı karşıya kaldı. Medeniyetin beşiği modern ülkeler dışarıdan göründüğü kadar güçlü olmadıklarını kendileri d...

SAĞLIKLI İNSAN

            İnsanoğlunun ortalama ömrü 1900’lü yılların başına kadar 30 yıl civarındaydı. Bu rakam 1950’li yıllarda 48 yıla günümüzde de 72 yıla kadar ulaştı. Son yüzyıldan önceki on binlerce yılda ortalama insan ömründeki değişim 5-10 yıl arasında değişmektedir. Son yüzyılda insan ömründeki artışın sebebi ne?   Öncelikle son yüzyıl içinde büyük gelişim sağlayan bilim teknolojileri insanı, bakterileri, virüsleri yani Dünyadaki diğer canlıları daha iyi tanımamızı sağladı. İnsan vücudunu tanıdıkça hastalıkları ve tedavi yollarını araştırmak ve çözüm bulmak daha kolaylaştı. Hastalık ajanı olan bakteri, virüs ve parazitleri tanıdıkça bunlara karşı tedavi yolları geliştirdik. Böylelikle geçmiş zamanlarda basit hastalıklardan ölen insanları tedavi etme imkânına sahip olduk. Sağlık sistemi son yüzyılda mucizevi bir gelişim sağlayarak insan ömrünün uzamasına büyük katkı sağladı.             Uzun ve ...