İnsanoğlu M.Ö. 10000 yılları civarında yerleşik hayata geçmiştir. Bu süreçle beraber birlikte yaşam ve topluluklar oluşturma süreci başlamıştır. İnsanoğlu neden topluluklar kurma ihtiyacı hissetti? İnsanoğlu yaradılışı gereği sosyal bir varlıktır. Bundan dolayı birlikte yaşamın yollarını aradı. Yardımlaşma, hayatta kalma, daha iyi beslenmek gibi nedenler topluluk kurma sürecini hızlandırdı. Bu süreç zamanla köyler, kasabalar ve şehirler kurulmasına sebep oldu. Günümüzde 40 milyon insanın yaşadığı şehirler bulunmaktadır. Dünya üzerindeki insan nüfusu 8 milyar civarına ulaşmıştır.
Yalnız başına yaşamını sürdürmek zorunda olan ilk insandan günümüze geçen 15 bin yıla yakın süreçte neler değişti. İnsanoğlu kendi benliğini doyurabilmek için sürekli arayış halindedir. Daima daha fazlasını istemektedir. Asıl problem buradan başlamakta. İhtiyaçlar doğrultusunda bir araya gelen insanoğlu artık yok. Yaşadığımız zaman diliminde dünyadan beklentisi kalmamış madden doygunluğa ulaşmış bir topluluk oluşmuştur. Milyonluk şehirlerde yaşayan ve diğer insanlardan kendini soyutlamış bireyler çoğalmaktadır. Maddi olarak doyuma ulaşmış her istediğine anında ulaşabilen ve bunun için çok çaba sarf etmesi gerekmeyen bireyler. Koca evlerde tek başına yaşamını sürdüren insanlara dönüşmüştür. Bu işin sadece ekonomik kısmını oluşturmaktadır. Ayrıca teknoloji kaynaklı olarak tüm zamanını insanlardan ayrı geçiren bir topluluk son yıllarda türedi.
Gelecek zaman bizim daha fazla birbirimizden kopacağımız bir süreç olacağa benziyor. Bizim çocukluğumuzda günün sadece belli saatlerinde yayın yapan tek televizyon kanalı varken. Günümüzde internet televizyonculuğu, oyunlar vb. olmak üzere insanların birbirleri ile diyalog kurmasını engelleyen birçok uyaran mevcuttur. Günlerce oyun başından kalkmayan ve bundan dolayı vefat eden insanların haberini gördük. Aynı evin içinde elinde tablet, telefon vb. iletişim aletleri ile sosyal medya platformu denen canavarla zaman öldürüp aile bireyleri ile tek kelime konuşmayan birey topluluğu var birde. Bizi birbirimizden ayıran ve yalnızlığa mahkûm eden teknolojinin esiri olduk. Sınırlı temas ile yetinen insanoğlu sağlık problemleri yaşamaya başladı. Ülkeler geliştikçe obezite problemi yaşayan insan sayısının genel nüfusa olan oranının arttığı görülmektedir. Dışarı çıkıp yürüyüp koşmak yerine eve spor aletleri alıp sözüm ona spor yapmaya çalıştık. Başarılı olabildik mi? İşleyen demir pas tutmaz sözünü burada hatırlamak lazım. Vücudumuzun sağlığını koruması için harekete ihtiyacı olduğu gibi, ruh sağlığımızı korumak içinde insanlar ile diyalog içinde olup sosyal insan olmanın gereğini yerine getirmeliyiz.
Yukarıda saydığımız toplumdan ziyade bireyi bireyselliği ön plana çıkaran yaşam tarzı aile kavramına ciddi zarar vermektedir. Henüz bu hastalığa batı kadar kendimiz kaptırmadık. Bunun sebebi geleneklerimiz ve yaşam tarzımızdır. Ancak özellikle Anadolu’ya ait tek bahçede yaşayan büyük aile kavramını kaybettik. Kardeş kardeşi, evlat ana- babayı sormaz oldu. Bu ben merkezli yaşam tarzına karşı hep beraber mücadele etmeliyiz. Özellikle geleceğimiz olan çocuklarımızı hem bizi köleleştiren teknolojiye karşı korumak için hem de sağlıklı ve sosyal bir birey olabilmeleri için dışarı çıkıp oyun oynamalarını ve sosyalleşmelerini teşvik etmeliyiz. Aile bireylerimizle daha fazla zaman geçirmeliyiz. Zaman hızlı geçiyor ve bizim onu geri döndürebilme gücümüz yok. Öyleyse bugünün kıymetini iyi bilmeliyiz. 18.10.2021
Yorumlar
Yorum Gönder