İnsanoğlunun
ortalama ömrü 1900’lü yılların başına kadar 30 yıl civarındaydı. Bu rakam 1950’li
yıllarda 48 yıla günümüzde de 72 yıla kadar ulaştı. Son yüzyıldan önceki on
binlerce yılda ortalama insan ömründeki değişim 5-10 yıl arasında
değişmektedir. Son yüzyılda insan ömründeki artışın sebebi ne? Öncelikle son yüzyıl içinde büyük gelişim
sağlayan bilim teknolojileri insanı, bakterileri, virüsleri yani Dünyadaki
diğer canlıları daha iyi tanımamızı sağladı. İnsan vücudunu tanıdıkça
hastalıkları ve tedavi yollarını araştırmak ve çözüm bulmak daha kolaylaştı. Hastalık
ajanı olan bakteri, virüs ve parazitleri tanıdıkça bunlara karşı tedavi yolları
geliştirdik. Böylelikle geçmiş zamanlarda basit hastalıklardan ölen insanları
tedavi etme imkânına sahip olduk. Sağlık sistemi son yüzyılda mucizevi bir
gelişim sağlayarak insan ömrünün uzamasına büyük katkı sağladı.
Uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek
için çabalıyoruz hepimiz. Ancak hem uzun hem de sağlıklı yaşam sürmek
söylendiği kadar kolay değil. İnsan vücudu yaş ilerledikçe hastalıklara daha
fazla yatkın hale geliyor. Vücut direnci düşüyor. Kaslar ve kemikler
zayıflıyor. Yaşlılık belirtileri kendini hissettirmeye başlıyor. Bu her insanda
görülmesi beklenen doğal bir süreçtir. Ancak yaşam tarzımız bu süreci doğrudan
etkiliyor. Yaşı ilerlemiş ama sağlığı yerinde olan insanlara “eski toprak”
deriz. Eski toprak deyimini biraz açmak istiyorum. Hayatı köyde geçen, tamamen
doğal kendi ürettiği gıdalarla beslenen ve sürekli toprakla veya hayvanla
uğraştığı için fiziksel olarak durmadan çalışan insanlar. Ayrıca çağın vebaları
cep telefonu, televizyon bilgisayar, sosyal medya ile ilgilenmeyen daha
sağlıklı insanlar.
Ya biz yeni topraklar, aslında
çoğumuz toprak sınıfına bile ulaşamıyoruz. Çocukluktan evlere kapanan anti
sosyal kişilik bozukluğuna sahip bir gelecek. Sokağa çıkıp koşturmayan çelik
çömlek, yakan top, körebe oynamak yerine sürekli telefon ya da bilgisayarda
oyunlar oynayan hareketsiz ve dolayısıyla sağlıksız bir gençlik. Sonrası mı
obezite ve beraberinde şeker hastalığından, kansere kadar varan birçok kronik
hastalık ve hastalarla dolu hastaneler. Tabi bu sürece katkı sağlayan çok önemli
bir unsuru da unutmayalım hazır gıdalar. Özellikle her gün bilim insanlarının
sürekli zararlarını anlatmasına rağmen market raflarını süsleyen ve içleri
katkı maddeleriyle dolu yığınla ürün. Bilinçsiz bir şekilde bu gıdalarla
kendimizi ve çocuklarımızı zehirliyoruz. Hareketsiz bir hayat ve sağlıksız
beslenme beraberinde sağlıksız bir toplum doğuruyor. Sağlığımızı korumanın yolu
sağlıklı beslenmek ve hareket etmekten geçiyor. Herkese sağlıklı bir ömür
diliyorum. 30.12.2022
Yorumlar
Yorum Gönder