Ana içeriğe atla

Kayıtlar

mehmet HÜSEYİNOĞLU etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

GELECEĞİN YALNIZ BİREYLERİ

       İnsanoğlu M.Ö. 10000 yılları civarında yerleşik hayata geçmiştir. Bu süreçle beraber birlikte yaşam ve topluluklar oluşturma süreci başlamıştır. İnsanoğlu neden topluluklar kurma ihtiyacı hissetti? İnsanoğlu yaradılışı gereği sosyal bir varlıktır. Bundan dolayı birlikte yaşamın yollarını aradı. Yardımlaşma, hayatta kalma, daha iyi beslenmek gibi nedenler topluluk kurma sürecini hızlandırdı. Bu süreç zamanla köyler, kasabalar ve şehirler kurulmasına sebep oldu. Günümüzde 40 milyon insanın yaşadığı şehirler bulunmaktadır. Dünya üzerindeki insan nüfusu 8 milyar civarına ulaşmıştır.  Yalnız başına yaşamını sürdürmek zorunda olan ilk insandan günümüze geçen 15 bin yıla yakın süreçte neler değişti. İnsanoğlu kendi benliğini doyurabilmek için sürekli arayış halindedir. Daima daha fazlasını istemektedir. Asıl problem buradan başlamakta. İhtiyaçlar doğrultusunda bir araya gelen insanoğlu artık yok. Yaşadığımız zaman diliminde dünyadan beklentisi kalmamış madden doygunluğa ulaşmış bir t

ÜRETEN İNSAN – TÜKETEN İNSAN

     İnsanoğlu üreten olmak yerine neden tüketen olmayı tercih ediyor? İnsanoğlu ilkel yaşamdan günümüze kadar en doğal ihtiyaç olan beslenme ihtiyacını karşılamak için mücadele etti. Ateşin keşfi, avcılık ile besin ihtiyacını karşılamanın yolunu açtı. Ardından tarımı öğrendi. 10.000 yıl önce buğday ile başlayan tarımsal faaliyetler zamanla çeşitlenerek arttı. İlk başlarda sadece kendi ihtiyacını karşılamak için avlandı ve üretti.       Dünya üzerinde insan nüfusu artmaya başlayınca ilk takas ile ticaret başladı. Ticaret para icat edilene kadar takas ile yapıldığı için daha fazla üretme ve avlanma ihtiyacı doğdu. Lidyalılar M.Ö. 7.yüzyılda parayı icat edince üretim ihtiyacı daha fazla arttı. Para insanlarda birikim yapılma arzusunu doğurdu. Zenginleşme işte bu dönem başladı. Artık yatırım aracı olan değerli madenler ticarette kullanılıp biriktiriliyordu.       Ticaretin para üzerinden dönmesiyle, üretmeyen sadece satışa aracılık eden tüccar sınıfı oluştu. Bu olayın devamı insanoğlunun

VETERİNER HEKİMLİĞE DAİR BİRKAÇ CÜMLE

Geçmişi insanlık tarihine uzanan bir yol tababet. İnsanoğlu Dünyada var olduğu günden bugüne tıp bilimiyle ilgilenmiştir. Yaralanmalar ve hastalıklar ile mücadele yöntemlerini araştırmıştır. Bu süreçte hayvanlar beslenme, nakliye ve ulaşım aracı olarak kullanılmıştır. Hayvan hastalıklarının tedavi yöntemlerini ve bu hastalıkların önleme yollarını araştırmaya çalışmışlardır. Veteriner tıp alanında bilinen en eski kayıtlar Kahun’un mısır papiruslarında (M.Ö.1900) ve eski Hindistan’da bulunmuştur. Bugünkü Veteriner Hekimlik uygulamalarının geçmişi 18.yüzyıla dayanmaktadır. Veteriner hekim, hayvan hastalıklarının tedavisi, bulaşıcı hayvan hastalıklarının önlenmesinin yanı sıra zoonoz karakterli hayvan hastalıkları ile mücadele ederek insan sağlığının korunması için çabalamaktadır. Ayrıca hayvansal kökenli gıdaların kontrolü gibi temel ama çok kapsamlı görevler üstlenmektedir. Günümüzde hayvan sağlığının korunması tek sağlık konsepti ile birlikte ele alınmaktadır. İnsan sağlığının korunma

NEREYE GİDİYORUZ

NEREYE GİDİYORUZ!!! 21. yüzyılın içindeyiz. Tarih tam olarak 15 Mayıs 2021. Dünyanın son yüzyıl içindeki değişimi daha önceki süreçlerin neredeyse toplamına eşdeğer. 1980’lerde hayal edilen uçan arabalar henüz olmasa da prototip çalışmaları var.                Özellikle iletişim alanında bir zamanlar hayal dahi edilemeyen ilerlemeler gerçekleştirildi. Bilgisayarın hayatımıza girmesiyle başlayan süreç, internetin bulunmasıyla kendini tamamen farklı bir dünyaya dönüştürdü. 19. Yüzyılda gazete ve dergilerle başlayan haberleşme, 20. Yüzyıllın sonlarına kadar telefonla iletişimle sağlandı. Ancak 21. Yüzyılın başlarından itibaren cep telefonu, internet iletişim ağlarını anlık haberleşme sunulacak kadar geliştirdi.                İnsanlar arasında iletişim sağlamak için geliştirilen bu teknolojiler günümüzde insanları gerçek hayattan kopararak iletişimi zayıf bir topluma çevirdi.  Teknoloji insanlığa hizmet edecek diye çabalarken biz teknolojinin esiri olduk. Artık alışveriş, eğitim, iş hayat

Küresel Isınmada Suçlu Bulundu İnekler

KÜRESEL ISINMADA SUÇLU BULUNDU İNEKLER   Son zamanlarda dünya ülkeleri devamlı küresel ısınmadan bahseder oldu. Küresel ısınmanın sebeplerinden biri de Büyükbaş hayvanlar, ürettikleri metan gazı sayesinde küresel ısınmayı hızlandırıyormuş. Bundan dolayı birileri laboratuvar ortamında üretilen kırmızı et üretiminden bahsetmeye başladı. Ancak Dünyada sera etkisine ve küresel ısınmaya neden olan gazlar, %30-70 su buharı, %4-9 metan, %9-26 karbondioksit ve %3-7 oranında ozondur. Buradan da anlaşılacağı üzere; aslında Sığır varlığının küresel ısınmaya etkisi insanoğlunun etkisinin yanında hiç sayılır. Küresel ısınmanın asıl büyük nedenleri fosil yakıtları, sanayileşme, ozon tabakasının delinmesi gibi nedenlerdir. Bu sayılan nedenlerin tamamı insanoğlunun modern ve rahat yaşam için feda ettiklerinin farkında olmamasıdır. 8 milyara yaklaşan insan nüfusunun Dünya üzerinde oluşturduğu şehirleşme baskısı doğal hayatı birçok yerde yok etmiştir. Konu bu kadar net iken neden inekler suç

COVİD-19

     2019 yılının aralık ayında Dünya’da ilk defa Çin’de ortaya çıkan bir hastalık tüm Dünya’yı esir aldı. Çin’de vahşi hayvan satılıp yendiği hayvan pazarlarından insanlara bulaştığı düşünülen bir virüs. Korona virüs enfeksiyonu yüzyıllar hatta dünya var oldukça unutulmayacak bir süreç yaşatıyor tüm insanlığa. İlk günlerde Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve sert karantina görüntüleriyle bir anda tüm dünyanın dikkatini bölgeye çeviren olaylar. Ardından tüm dünyayı etkisi altına alan korku dolu günler. Aşı ve ilaç üretimi için yoğun çaba harcayan birçok devlet ve bilim adamı. Sınırlarını tüm dünyaya kapatan ülkeler. Sokağa çıkma yasakları ve eve hapsolmuş milyarlarca insan. Toplasanız bir çay kaşığını doldurmayacak hacimde virüs tüm dünyayı esir aldı.  XXI. yüzyılda bilim ve iletişim alanında çok hızlı ilerleme yaşayan insanoğlu büyük bir sınav ile karşı karşıya kaldı. Medeniyetin beşiği modern ülkeler dışarıdan göründüğü kadar güçlü olmadıklarını kendileri de anlamış oldular.