Ana içeriğe atla

YENİ GIDA KAYNAĞI “BÖCEKLER”

 

                Ne yapsak ne etsek son günlerde şaşırdık. Biz insanoğlu artık ne yiyeceğimizi şaşırdık. İlk olarak yapay et gündeme getirildi. Neymiş efendim inekler iklim değişikliğinin en büyük sebebiymiş. Daha bu tartışma devam ederken yeni bir konu geldi gündeme. Böcek yenip yenmeyeceği ile ilgili bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi.

                8 milyara yakın nüfusuyla insanoğlu dünyanın tüm nimetlerini kendi menfaati için hor bir şekilde kullanıyor. Ancak konunun dünya gıda üretiminin insanoğlunun ihtiyacını karşılayamamasından kaynaklandığını sanmıyorum. Alternatif gıda kaynakları ile ilgili araştırma yapan ve bu konuları gündeme taşıyan ülkelerin niyetleri ile ilgili derin şüpheler var. Birçok bilim insanı gerek bitkisel ve gerekse hayvansal üretimi çeşitli ıslah yöntemleri ile artırmak için yoğun çaba göstermektedir. Bu çalışmalar insanlık için çok önemli çalışmalardır. Daha az su tüketerek az alanda daha çok ürün elde etmek için yapılan çabalar açlığın önlenmesi için hayati önem taşımaktadır.

                Açlık gelecekte insanoğlunun karşılaşacağı en büyük sorunlardan biri olmaya aday. Ancak günümüze bakacak olursak durumumuz pek iç açıcı sayılmaz. Gelişmiş ülkelerde aşırı gıda tüketiminden kaynaklı obesite (aşırı kilolu olma) sorunları yaşanırken, gelişmemiş ülkeler açlıkla mücadele etmektedir. Yapay et ve böcek yeme konusunu bu kapsamda değerlendirmek istiyorum. Aslında bu kavramları ortaya atan ülkelerin vatandaşlarına bu ürünleri yedireceğini sanmıyorum. Ekonomik olarak gelişmemiş ülkelerde yaşayan insanlara yapay et ve böcek yedirip, kendi vatandaşlarına sağlıklı gıda tükettirmeye devam edeceklerini düşünüyorum. Burada hem ekonomik olarak kazanımları olacak hem de dünya nimetlerinden kendileri daha çok faydalanacak. Sömürgecilik zihniyetinin bir başka şekli burada sergilenmektedir.

Ancak unutmamalıyız ki her doğan insanın dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun dünya nimetlerinden eşit olarak faydalanma hakkına sahiptir. Dünyayı sınırlar ile ülkelere bölmek, dünya üzerinde yaşayan diğer insanların açlıktan ölmesine göz yummak ya da onları açlık algısıyla korkutarak böcek yemeye ikna etmek demek değildir. Paylaştıkça büyürüz, paylaştıkça insan oluruz. Aksi takdirde açlıktan ölen her insanın sorumluluğu tüm insanlığın omuzlarında olacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAĞLIKLI BİR DÜNYA İÇİN İNEKLER Mİ, İNSANLAR MI, AZALTILMALI?

              Dünya nüfusu 8 milyarı geçti. Nüfusu hızla artan insanoğlu kendine yeni yaşam alanları açmak için yoğun bir çaba içerisine girdi. Yeni yaşam alanının yanında hızla artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için bir yandan birim alandan daha fazla ürün elde etmeye çalışırken diğer yandan yeni tarım alanları açma çalışmalarını sürdürmektedir. Artan insan nüfusu gelişen teknoloji, ulaşım araçları enerji ihtiyacını artırmış ve bizleri daha fazla fosil yakıt kullanımına itmiştir. Günümüzde insanoğlunun yaşam tarzı dünyanın Karbon dengesini bozmuş ve küresel ısınma dolayısıyla büyük bir iklim krizi ile baş başa bırakmıştır.             Seller, orman yangınları, kuraklık insanları zor durumlarda bırakmaya devam etmektedir. Başta gıda üretimi kaynaklı olmak üzere gelecekte bizi zor günlerin beklediği aşikârdır. Tam da bu nokta devletler bu olaya karşı çözüm arayışl...

COVİD-19

     2019 yılının aralık ayında Dünya’da ilk defa Çin’de ortaya çıkan bir hastalık tüm Dünya’yı esir aldı. Çin’de vahşi hayvan satılıp yendiği hayvan pazarlarından insanlara bulaştığı düşünülen bir virüs. Korona virüs enfeksiyonu yüzyıllar hatta dünya var oldukça unutulmayacak bir süreç yaşatıyor tüm insanlığa. İlk günlerde Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve sert karantina görüntüleriyle bir anda tüm dünyanın dikkatini bölgeye çeviren olaylar. Ardından tüm dünyayı etkisi altına alan korku dolu günler. Aşı ve ilaç üretimi için yoğun çaba harcayan birçok devlet ve bilim adamı. Sınırlarını tüm dünyaya kapatan ülkeler. Sokağa çıkma yasakları ve eve hapsolmuş milyarlarca insan. Toplasanız bir çay kaşığını doldurmayacak hacimde virüs tüm dünyayı esir aldı.  XXI. yüzyılda bilim ve iletişim alanında çok hızlı ilerleme yaşayan insanoğlu büyük bir sınav ile karşı karşıya kaldı. Medeniyetin beşiği modern ülkeler dışarıdan göründüğü kadar güçlü olmadıklarını kendileri d...

SAĞLIKLI İNSAN

            İnsanoğlunun ortalama ömrü 1900’lü yılların başına kadar 30 yıl civarındaydı. Bu rakam 1950’li yıllarda 48 yıla günümüzde de 72 yıla kadar ulaştı. Son yüzyıldan önceki on binlerce yılda ortalama insan ömründeki değişim 5-10 yıl arasında değişmektedir. Son yüzyılda insan ömründeki artışın sebebi ne?   Öncelikle son yüzyıl içinde büyük gelişim sağlayan bilim teknolojileri insanı, bakterileri, virüsleri yani Dünyadaki diğer canlıları daha iyi tanımamızı sağladı. İnsan vücudunu tanıdıkça hastalıkları ve tedavi yollarını araştırmak ve çözüm bulmak daha kolaylaştı. Hastalık ajanı olan bakteri, virüs ve parazitleri tanıdıkça bunlara karşı tedavi yolları geliştirdik. Böylelikle geçmiş zamanlarda basit hastalıklardan ölen insanları tedavi etme imkânına sahip olduk. Sağlık sistemi son yüzyılda mucizevi bir gelişim sağlayarak insan ömrünün uzamasına büyük katkı sağladı.             Uzun ve ...