Ana içeriğe atla

İNSAN DÜNYA’YA KARŞI

 


Varlığımızın sebebi ne? 5 milyar yaşında olduğu bilinen bu dünyada biz insanoğlu ne için varız? İnsanoğlunun (modern insan) dünyadaki varlığı 50 bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilmektedir. Dünyanın asıl takvimlendirilmesi bence insandan önce ve insandan sonra diye ayrılmalı. Milat insanoğlunun dünyaya gelmesi ile başlamıştır. İnsandan önce dünya büyük değişiklikleri sadece dünya dışından gelen etkileşimlerle yaşamıştır. Örnek meteor çarpması sonucu dinazorların ve birçok türün yok olması ile başlayan süreç. Bu tip etkiler dışında doğanın standart kanunlarını değiştirecek bir güç dünya üzerinde bulunmuyordu.

Bir gün insanoğlu dünyaya geldi. Başlarda doğanın kanunlarına uydu. Diğer canlılar gibi yaşamaya ve çoğalmaya çalıştı. Bir zaman sonra insan nüfusu artınca toplu yaşam alanları oluşmaya başladı. Başta doğa kanunlarına uymak zorunda olan insanoğlu sonraları bu kanunları kendi çıkarları uğruna değiştirmeye çalıştı. Doğayla insanoğlu arasında kıyasıya bir mücadele başladı. İnsanoğlu başlarda ekip biçmeye, avlanmaya, vahşi hayvanları evcilleştirmeye başladı. Bunlar doğaya ilk ve en masum müdahalelerdi.

Sanayii devrimine kadar insanoğlunun Dünya’ya verdiği zarar önemsenecek bir durumda değildi. Sanayii devrimi fosil yakıt kullanımına sebep olarak Dünyanın petrol ve petrol atığı olan plastik ile hızla kirlenmesine sebep oldu. Öyle ki plastik atıklar doğada 1000 yılda ancak geri dönüşüme uğradığı tespit edilmiştir. Ayrıca sanayi atıklarının yaptığı tahribat nehirleri gölleri kuruma noktasına getirdi. Çevreyi o kadar kirlettik ki kutuplarda yaşayan balinalarda bile yüksek miktarda ağır metal kalıntısı tespit edildi.

Şimdilerde beslenme şeklimize bir tabir girdi organik ürün. Peki, yukarıda sayılanlarla beraber değerlendirdiğimizde her yerde araç egzoz dumanları yükselirken, hatta tarlayı sürdüğümüz traktörlerde fosil yakıt kullanırken ne kadar organik. Ya da gerçekten organik mi?

Doğayla mücadele içine girip ondan doğal ürün beklemeye hakkımız var mı onu da sizin takdirinize bırakıyorum.

            Gelelim en başta sorduğum soruya varlığımızın sebebi elbette diğer canlılar gibi yaşamak ve neslinin devamını sürdürmek. Ancak bizim farkımız düşünebilen bir varlık olmamız. O zaman biraz düşünelim. Doğayla girdiğimiz bu savaşın Covid-19’dan daha ağır sonuçları olabilecekken neden hala savaşıyoruz? Gelecek bizim elimizde Dünya’ya saygı duy oda sana saygı duysun. Saygılarımla  28.09.2021   Mehmet HÜSEYİNOĞLU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAĞLIKLI İNSAN

            İnsanoğlunun ortalama ömrü 1900’lü yılların başına kadar 30 yıl civarındaydı. Bu rakam 1950’li yıllarda 48 yıla günümüzde de 72 yıla kadar ulaştı. Son yüzyıldan önceki on binlerce yılda ortalama insan ömründeki değişim 5-10 yıl arasında değişmektedir. Son yüzyılda insan ömründeki artışın sebebi ne?   Öncelikle son yüzyıl içinde büyük gelişim sağlayan bilim teknolojileri insanı, bakterileri, virüsleri yani Dünyadaki diğer canlıları daha iyi tanımamızı sağladı. İnsan vücudunu tanıdıkça hastalıkları ve tedavi yollarını araştırmak ve çözüm bulmak daha kolaylaştı. Hastalık ajanı olan bakteri, virüs ve parazitleri tanıdıkça bunlara karşı tedavi yolları geliştirdik. Böylelikle geçmiş zamanlarda basit hastalıklardan ölen insanları tedavi etme imkânına sahip olduk. Sağlık sistemi son yüzyılda mucizevi bir gelişim sağlayarak insan ömrünün uzamasına büyük katkı sağladı.             Uzun ve ...

VETERİNER HEKİMLİKTE GEÇMİŞ VE GELECEK

  Veteriner Hekimlik mesleğinin insanoğlunun geleceğinde önemli bir rolü olduğunu son dönemde yaşanan zoonoz kökenli hastalıkların artışıyla tüm dünya öğrendi ve bu bize ağır bedeller ödetti. Gelişmiş ülkeler Veteriner hekimlik altyapılarına yatırım yaparak güçlendirmeye çalışıyorlar. Ülke olarak biz hala Veteriner Hekimlik mesleğini birilerine anlatmak ile uğraşmaya devam ediyoruz. Veteriner hekimlik mesleği tarihi beşeri hekimlik ile doğrudan bağlı ve tarihi binlerce yıl öncesine dayanan bir meslek gurubudur. Bunu anlatmaktan ve söylemekten bıkmayacağız. Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesine 1994 yılında kayıt olan ikinci dönem mezunlarındanım. Bir koridorda Ziraat, Veteriner ve İlahiyat Fakültelerinin ortak derslikleri vardı. Bazen derslik bulamaz bahçede ders yapardık.  Birçok derse dışarıda üniversitelerden hocalar geliyordu. Hastane veya klinikten bahsetmeye gerek yok zaten. Bu şartlarda Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş pırıl pırıl genç Veteriner Hekim adayları ol...

SOKAK HAYVANLARI MI SOKAĞA TERK EDİLEN HAYVANLAR MI? SUÇLU KİM?

            Sokak hayvanları diye literatürümüzde yer alan tabiri biraz inceleyelim. Sokak hayvanlarından kastımız çoğunlukla sokaklarda yaşayan sahipsiz kedi ve köpeklerdir. İnsanlar ile sokak hayvanlarının yolunun kesişmesi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Köpeklerin 14 bin yıl önce evcilleştirildiği tahmin edilmektedir. Kedilerin evcilleştirilmesi ise 4 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Binlerce yıl önce evcilleştirdiğimiz kedi ve köpeklerle ortak yaşam alanlarımızı, yiyeceklerimizi paylaştık. Evcilleşen kedi ve köpekler insanoğluna muhtaç kaldı. İnsanoğlu tarım ve hayvancılıkla uğraşan küçük köy ve kasabalar halinde yaşamını sürdürdüklerinde kedi ve köpekler henüz sokak hayvanı olarak tanımlanmamıştı. Artan insan nüfusu ile beraber kurulan büyük şehirler insanlar ve hayvanlar arasındaki bağları azaltıp hayvanların sahipsiz kalmasına yol açmıştır. Netice günümüzde ciddi bir sorun olarak görülen sokak hayvanları sorunu olarak karşımıza çıkmıştır. ...